[ad_1]

 

Trakya Üniversitesinde, Osmanlı medeniyetinin izlerini gün yüzüne çıkarmak ve dünü bugüne, bugünü de yarına aktarmak amacıyla Trakya Üniversitesi Osmanlı Medeniyeti Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (OSMER) tarafından III. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu düzenlendi. 

Balkan Kongre Merkezi’nde düzenlenen sempozyumun açılışına Edirne Valisi Yunus Sezer, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Dışişleri Edirne Temsilcisi B. E. Murat Ahmet Yörük, Baro Başkanı Av. Gökhan Karakoç, Rektör Yardımcısı Prof. Ahmet Hamdi Zafer ile dekanlar, müdürler ve öğrenciler katıldı.

“ALTI ASIRLIK BİR MEDENİYETİN İZLERİNİ SÜRÜYORUZ”

Saygı Duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Trakya Üniversitesi’nin tanıtım filmi izlendi. Ardından açılış konuşmalarına geçildi. 

Dr. Öğr. Üyesi Tülay Canıtez, 6 asırlık bir medeniyetin izlerini sürerek bilimsel çalışmalara katkı sunma gayreti içinde olduklarını belirterek, çok geniş bir coğrafyaya yayılan Osmanlı Devleti’nin parametrelerinin doğru anlaşılması ve aynı zamanda gelecek kuşaklara aktarılmasının her aydın için önemli bir sorumluluk olduğunu vurguladı. 

Canıtez, “Osmanlı İmparatorluğu’nun medeniyet ve kültürüne dikkat çekmek, Osmanlı İmparatorluğu’nun izlerini ortaya çıkarmak, geçmişi bugüne taşımak, bugünü geleceğe aktarmak ve bu alanda çalışan farklı disiplinlerden araştırmacıları bir araya getirmek amacıyla düzenlediğimiz sempozyumumuzun bu yıl 3.cüsünü gerçekleştiriyoruz” dedi. 

“OSMANLI MEDENİYETİ, AŞKLA VE İRFANLA ŞEHİRLER İNŞA ETMİŞTİR”

Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Mustafa Hatipler konuşmasının başında İsrail’in Gazze’de Filistin halka yaptığı zulme değindi. Hatipler “Medeniyetler şehirlerde kurulur. Bu yüzden olsa gerek Osmanlı medeniyeti, aşkla ve irfanla şehirler inşa etmiştir. 

Bu medeniyet, bütün gücünü birleştirerek mimariden musikiye, tıptan matematiğe kadar birçok alanda, bugün hala seviyesine ulaşılamamış, işlev ve fonksiyonları tam olarak anlaşılamamış yüzlerce, binlerce eser ortaya koymuştur. 

Osmanlı medeniyetinin yegâne amacı insana, insanlığa ve hatta bütün canlılara hizmet etmek olmuştur” diyerek, bu medeniyetin yüzlerce yönetici, bilim insanı ve sanatçıyı yetiştirdiğini ifade etti. Hatipler, “Bu sempozyumda, bu düşüncelerle hazırlanmış, birbirinden değerli 50’ye yakın tebliğ, Osmanlı izlerinin ardından yaptığımız yolculukta bizlere güç vermiştir. 

Bu yıl sempozyumumuza, ülkemizin akademisyenlerinin yanı sıra Bulgaristan, Azerbaycan, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Amerika Birleşik Devletleri’nden akademisyenler katılmış ve çok farklı konularda tebliğler hazırlamışlardır. 

Ayıca bu yıl sempozyumumuzu İsmet Keten’in Bestekar Osmanlı Sultanlarına ait Tuğralar Sergisi, Danışmanlığı Prof. Dr. Suphi Saatçi’nin yaptığı Kırkçeşme Su Yolları Fotoğraf Sergisi ve Rektör Yardımcımız Prof. Ahmet Hamdi Zafer ve çok değerli konservatuvar sanatçılarımızın seslendirdiği Osmanlı Bestekar Sultanları Müzik Dinletisi ile daha da zenginleştirmiş bulunuyoruz” diyerek, Vali Yunus Sezer’e, Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu’na ve emeği geçenlere teşekkür etti.

“OSMANLI’YI ANLAMAK İSTEYEN EDİRNE’Yİ GÖRMELİ”

 

Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu da Edirne hakkında bilgi vererek başladığı konuşmasında “Edirne, Osmanlı Devleti’ne 92 yıl başkentlik yapmış müstesna bir şehir. Edirne, Osmanlı’yı en iyi anlatan şehir. Osmanlı’nın erken dönem eserleri ile son dönem ve en mükemmel eserlerini bünyesinde barındıran bir şehir. 

Osmanlı’yı anlamak isteyen Edirne’yi görmeli, bilmeli ve hissetmelidir. Osmanlı’nın en güzel mirası olan bu şehrin üniversitesi olan Trakya Üniversitesi de Osmanlı medeniyetini araştırmak için bir merkez kurdu. Bugün Osmanlı İzleri Sempozyumu’nun üçüncüsünü yapıyoruz ama merkezimiz bunun dışında, bu zamana kadar pek çok önemli etkinliğe imza attı” dedi.

“OSMANLI’YI BİRAZ DAHA İYİ ANLAYACAĞIZ”

Osmanlı gittiği her yerde bir medeniyet inşa ettiğini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu “Edirne’de doğup büyüyen ve İstanbul’u, Balkanları fetheden Fatih’in çok güzel bir sözü var. Tam da dünyanın bu sıkıntılı zamanlarını anlatması açısından çok güzel bir söz. ‘Hüner bir şehr bünyad etmekdir / Reaya kalbin abad etmekdir.

’ Yani asıl marifet bir şehir kurmakla birlikte o şehirde yaşayanların kalbini şenlendirmektir, kazanmaktır. Şimdi Gazze’de yaşananları gördükten sonra Osmanlı’yı daha iyi anlamının ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Biraz daha büyüteci Osmanlı’ya tutmaya, kendi değerlerimizi bir hazine bulucu gibi bulmaya ihtiyacımız var. 

Bu toplantıda sunulacak bildirilerle yeni bilgiler edineceğiz ve biz Osmanlı’yı biraz daha iyi anlayacağız. Kafkaslarda, Balkanlarda, Orta Doğu’daki çok zorlu coğrafyalarda 500 yıl süren Pax Ottoman denilen Osmanlı Barışı’nın nasıl oluşturulduğunu bir kez daha görmüş olacağız” dedi. 

“EDİRNE’Yİ GEZMEK, OSMANLI’NIN ÇEKİRDEĞİNİ GÖRMEK”

Vali Yunus Sezer, “Edirne’yi gezmek, bir anlamda Osmanlı medeniyetinin çekirdeğini görmek gibi. Her alanda bizim ruhumuzu okşayan, bizi gururlandıran eserlerle karşı karşıyayız. Bunlar günümüze kadar yaşamış ve bundan sonra da yaşamaya devam edecek. Sultan II. Bayezid Külliyemiz bugün Üniversitemiz bünyesinde hem bir müze hem de aşevi olarak gelen misafirlerimizi karşılıyor. 

Medeniyetimizin izlerini halen daha anlatma imkânımız var. Biz medeniyetimizle ne kadar gurur duysak o kadar azdır. Çünkü bizim medeniyet anlayışımız insanları yaşatmak üzere. Bir canlı varsa, canlı değerlidir. Bu kuş da olsa karınca da olsa bu sokak hayvanları da olsa onları yaşatmak adına bir vakıf medeniyeti temelleri üzerinde kurulmuş bir medeniyettir. 

Fuayede Suphi Hocamızın su yolları ile ilgili sergisini gezmeye fırsat bulduk. Asırlar önce böyle bir anlayışla, böyle bir mimariyle ve zarafetle su yollarının yapılması gerçekten şimdi bile tasavvuru zor bir mesele. Biz öncelikle şu andaki nesiller olarak ve gelecek nesiller olarak ne tür bir hazinenin üzerinde bulunduğumuzu fark etmemiz lazım. 

Medeniyet dediğiniz 100 yılda oluşan bir kavram değildir. Medeniyet asırlar boyu oluşan bir birikimin sonucudur. Bize medeniyet olarak sunulan bu yüzyılda geleceğe bırakacağımız ne var? Bundan birkaç asır sonra gelecek nesiller geriye dönüp baktıklarında ne bulacaklar ya da ne görecekler. 

Bu yüzyılda iki tane dünya savaşını ve milyonlarca insanın katledildiğini görecekler. Açık hava cezaevi dediğimiz yerde insanların katledildiğini görecekler. Afrika’da ve birçok yerde insanların açlıktan öldüğünü görecekler. Ve bir tüketim toplumunu görecekler. İnsanların sadece kendisinin faydalandığı, kendisiyle beraber biten bir hayatı görecekler. 

Bizlerin kendimize hedef olarak koyacağımız bir amacımız, bir düsturumuzun olması lazım. Bunu da daha çocuk yaşlarında bir uhde olarak geleceğe taşımamız lazım” dedi.

SERGİLERİN AÇILIŞI YAPILDI 

Açılış konuşmalarının ardından Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Oda Orkestrası tarafından hazırlanan “Osmanlı Bestekar Sultanları Müzik Dinletisi” gerçekleştirildi. Dinletinin ardından davetli konuşmacı Prof. Dr. Suphi Saatçi sunumu ile devam eden sempozyumda, alanında uzman araştırmacılar tarafından altı oturumda 41 bildiri sunuldu. 

Sempozyum öncesinde Sanatçı İsmet Keten’in eserlerinden oluşan “Bestekâr Osmanlı Padişahlarının Tuğraları” isimli tuğra sergisi ve Prof. Dr. Suphi Saatçi’nin danışmanlığında hazırlanan “Osmanlı Devletinin En Büyük Projesi; Kırkçeşme Su Yolları” sergisinin açılışı gerçekleştirildi.

 

Haber/ Buse AKIN

 

[ad_2]

Source link

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *