[ad_1]

 

Aral, edebiyat hayatından kesitleri anlattığı söyleşide okurlarına tavsiyelerde de bulundu. Aral, “Hayatınızı değiştirmekten korkmayın. Ben hayatımı birçok kez değiştirdim. Değiştirdiğim her hayat eskisinden güzel oldu” dedi.

Kapaklı Atatürk Kültür Merkezi’nde bugün saat 15.00’te düzenlenen söyleşide okurlarıyla buluşan İnci Aral, edebiyat üzerine sohbet gerçekleştirdi. Söyleşi etkinliğine öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Salonun dolduğu etkinlikte, ayakta kalan kişiler merdivenlere oturdu. 

 

 

 

 

“EDEBİYAT HAYATIMI DOLDURDU”

45 yıldır edebiyatla ilgilendiğini, 25 kitabının olduğunu kaydeden Aral, “Çok yere gittim, çok yerde konuşmalar yaptım ancak böyle bir kalabalık görmedim. Geldiğiniz için teşekkür ederim. Ben edebiyatla birlikte yaşadım ve yaşlandım. İlk öykülerim 1977 yılında dergilerde yayınlandı. Daha sonra roman yazmaya başladım. Edebiyat üzerine denemeler yazdım. Edebiyat hayatımı doldurdu” ifadelerini kullandı. 

“YAZMAK VE OKUMAK SİZİN GÜCÜNÜZDÜR”

 

‘Neden yazıyorsun?’ sorusuna sıkça aldığını kaydeden Aral, “Hep şu cevabı veriyorum; Kendimi, dünyayı, insanları ve yaşadığım çağı anlayabilmek ve bunun üzerine düşünebilmek için yazıyorum. Yazmak ve okumak, en iyi düşünme biçimidir. Okurken ve yazarken düşünürsünüz. Yazmak ve okumak sizin gücünüzdür. Kendinizi geliştirmeniz çok önemli” dedi. 

“TOPLUMU İÇTEN İÇE ÇÜRÜTEN BİR SORUN”

“Duyarlı biriyseniz yaşadığınız sorunların kalbinde yaşıyorsunuzdur” diyen Aral, “Bu ülkede yaşanan her şey sizi de etkiler. Ülkede işsizlik yoğunsa sizin çocuğunuz da etkilenebilir, ekonomik sıkıntı varsa size de yansır. Duyarlı biriyseniz ülkenizdeki sorunlarla dertlenirsiniz, sizin de sorununuz olur. Ben romanlarımda ülkemdeki sorunlara yer veriyorum. İnsanların da bu sorunlar üzerine düşünmesini istiyorum. 

Bugün Türkiye’de çevremizde bir ateş çemberi var. Bunların sıkıntıları bize de yansıyor. Öte yansan haksızlık, adaletsizlik ve işsizlik sürüp gidiyor ve insanlarımız kendisini güvencesiz hissediyor. Kadına şiddet had safhada. Gün geçmiyor ki bir kadın öldürülmesin. Çok korkunç bir sorun bu. Bir toplumu içten içe çürüten bir sorun. Bu hepimizi ilgilendiriyor. Ben yazar olarak ‘beni ilgilendirmez, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ diyemem. Bu mümkün değil” ifadelerini kullandı. 

“VİCTOR HUGO’NUN ŞİİRLERİNİ ÇOK SEVERDİM”

 

Çok zor bir çocukluk geçirdiğini, anne babasını 9-10 yaşlarında kaybettiğini kaydeden Aral, “Ben o yalnızlık içinde kendimi eğiterek, okuyarak var ettim. Eğitim sadece yöneldiğiniz meslek dalını okumakla olmuyor, eğitim başka bir şey. Çok şey öğrenebilirsiniz ama eğitim ancak okulda öğrendiklerinizi destekleyerek, okuyarak, araştırarak oluyor. Ben de kitaplarla arkadaşlık ettim. 

Halam ile eniştem öğretmendi ve evlerinde bir kitaplık vardı. O kitapları çok küçük yaşta okumaya başladım. 10-11 yaşlarında Orhan Kemal’in kitaplarını okudum, çok da meraklıydım, okuma hevesim vardı. Türk ve Dünya Edebiyatından yazarları okumayı çok severdim. Victor Hugo’nun şiirlerini çok severdim. Faruk Nafiz Çamlıbel’in şiirlerini okurdum. Onu da çok seviyordum. 

O dönemin şairleri çok hoşuma gidiyordu. Bendeki edebiyat merakı böyle başladım. Daha sonra öğretmen okulunu bitirdim, oradan Gazi Eğitim Enstitüsü’ne gittim. Orada resim bölümünü okumayı seçtim. Resme de yeteneğim vardı. Resimle edebiyat arasında bocaladım ama edebiyatı kendim okuyarak edinebilirim diye düşündüm ve resmi seçtim. 20 yıl resim öğretmenliği yaptım” ifadelerini kullandı. 

“EDEBİYATIN KAPISINDAN İÇERİ GİRDİĞİMİ HİSSETTİM”

 

Ülkemizin sorunlarına kitaplarında yer verdiğini kaydeden Aral, “İlk öykülerimi mektuplaştığım bir arkadaşımın ısrarıyla yazdım. Sevdiklerime, arkadaşlarıma çok uzun mektuplar yazıyordum. O mektupları bıkmadan, usanmadan uzun uzun yazıyordum. Yazma potansiyelim bu şekilde ortaya çıktı. Daha sonra yine aynı arkadaşımın teşvikiyle öykülerimi dergilere gönderdim. 

Öykülerimi yazdığım dergilerden çok olumlu geri dönüşler aldım ve yazmayı sürdürdüm. O sıralar Manisa’da yaşıyordum ve tabi edebiyatın merkezi olan İstanbul’a göre orası taşra sayılıyordu. Bugünkü gibi iletişim de yoktu. Ancak mektupla iletişim kuruyorduk. Öykülerim yayınlandıktan çok ilgi gördüm ve edebiyatın kapısından içeri girdiğimi hissettim. O sene bütün dergilerde 12 öyküm yayınlandı ve Manisa’da yaşamama rağmen adım duyuldu” dedi. 

“EDEBİYAT, CAN SIKMAK İÇİN YOK” 

Aral, kitaplarının içeriği hakkında da bilgi verdi. Edebiyatın insanların canını sıkmak için değil, insanların hayatlarında olup bitenleri dolaylı olarak fark etmeleri üzerine yazıldığını kaydeden Aral, “Benim amacım da hep bu oldu. Dünyanın bütün büyük yazarları da bu şekilde yazmışlardır. Can sıkmak için değil kendi yaşadıkları dönemi bir şekilde okurlarına aktarmak için, tarihsel kayıt oluşturmak için yazmışlardır” ifadelerini kullandı.

“HAYATINIZI DEĞİŞTİRMEKTEN KORKMAYIN”

 

Edebiyatçıların insan yüreğine cesaret ve merhametle eğildiğini, insanı anlamaya çalıştığını kaydeden İnci Aral, “Tarih kayıt tutar ama edebiyat insanı anlatır” dedi. Kişisel gelişim kitapları hakkındaki düşüncelerini de paylaşan Aral, “Ben kişisel gelişim kitaplarıyla gelişen insan görmedim. Artık eskilere dönülüyor, klasiklere dönülüyor. Baktığımız zaman en çok okunan kitaplar da klasikler” ifadelerini kullandı. 

Edebiyatın hayatı değiştirebilecek güçte bir sanat dalı olduğunu da sözlerine ekleyen Aral, “Okudukça kendimizde neyin eksik olduğunu, neyin üzerinde düşünmemiz gerektiğini fark ederiz ve hayatımızı değiştirmek için çaba sarf ederiz. Hayatınızı değiştirmekten korkmayın. Ben hayatımı birçok kez değiştirdim. Baştan sona değiştirdim ama değiştirdiğim her hayat eskisinden güzel oldu. Bu konuda cesur olun. Bir şey yetersiz geliyorsa kendinizi değiştirmeye çalışın” ifadelerini kullandı. 

“ÇOK TRAJİK BİR ŞEY OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

Günümüzde en büyük karmaşanın insan ilişkilerinde yaşandığını belirten Aral, “İletişim çağında yaşıyoruz ama insanlar arasındaki iletişim koptu. İçtenlik kayboldu. Ben aşkı bile kaybettiğimizi düşünüyorum. Neden? Çok fazla iletişim var. Özellikle cep telefonları aşkın süresini kısalttı. Eskiden mektuplar vardı, mektuplarda en gizli, en hassas duygular ifade edilirdi. 

Şimdi ise telefon var ve bu kadar sıkı iletişim aşkı öldürüyor. Aşk nedir? Aşk keşfetme arzusudur. Bir insanı tanıma arzudur. Artık aşk 1 haftada bitiyor ve yeri başka biriyle dolduruluyor. Ben bu kuşağın aşkı kaybetmesinin çok trajik bir şey olduğunu düşünüyorum. Çünkü aşk en yüce, en karmaşık ama insanı insan yapan duygudur. Artık aşk acıdı da çok kısa sürüyor. Eskisi gibi kara sevdaya düşenler de yok artık. Bu çok üzücü. Aşkı sürdürmek için özlemek gerekiyor, keşfetme duygusuna sahip olmak gerekiyor” dedi. 

“BU ŞEKİLDE DEVAM EDEMEYİZ”

 

Kadın-erkek ilişkilerine de değinen ünlü yazar İnci Aral, “Kadınlar daha cesur. Kadınlar hayatlarını değiştirmekte de daha cesur. Evlendiği kişi onun beklentilerine cevap vermediği zaman çocuklarını alıp gidebiliyor fakat erkekler adeta sakat gibi. Hayatlarındaki kadın çekip gittiği zaman hayatlarını sürdürmede zorluk yaşıyorlar. 

Bunun hıncıyla o kadını yok etmek isteyenler de oluyor ve kadın cinayetleri meydana geliyor. Bazen sapkınlık derecesine geliyor. Toplum olarak bunun önüne geçmek zorundayız. Bu şekilde devam edemeyiz” ifadelerini kullandı. 

KİTAPLARINI İMZALADI 

Söyleşinin sonunda Kapaklı Belediye Başkan Yardımcısı Ayşegül Ölke ve Kapaklı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Cengiz Vural, yazar İnci Aral’a çiçek ve plaket takdim etti. Aral, daha sonra imza etkinliğinin yapılacağı Balo Salonu’na geçerek, burada okurları için kitaplarını imzaladı.

Haber / Buse AKIN 
 

[ad_2]

Source link

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *