[ad_1]

Ülkücü hareketin tarihinde önemli rol oynayan, 80 darbesinde işkencelere ve zulme meydan okuyarak taş medreselerde pişen ülkücü hareket içerisinde kendine has yaşam stilleriyle, camiada sevgi ve saygınlık kazanan isimlerden oluşan grubun bir araya gelerek oluşturdukları birlik ve sinerjinin bir yenisi, geçtiğimiz hafta sonu Kırklareli’nde bir kez daha bir araya gelerek sergilendi. 

 

 

 

 

Ülkücü hareketin Evliya Çelebisi olarak nitelendirilen Erdem Karakoç’un organizasyonu ve eşgüdümüyle oluşturulan heyette, avukat Orhan Çakıroğlu, eski milletvekili Mustafa Verkaya, Yaşar Bozkurt Öztürk, Mustafa Seyhan, yazar Selim Çoraklı, yazar Fahrettin Masum Budak, diş hekimi Mahmut Yıldırım, Muhammed Dabahoğlu, Ekrem Seçkin, avukat Mustafa Yüce, Abdullah Sapan, Mustafa Can, Kahraman Dervişoğlu, Behzat Buğday, Mustafa Güçlü, Taş Medreseli Kemal Akdeniz ve iş insanı Fehmi Gökçegöz başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir  yanından gelen ülkü erleri, önceki gün Kırklareli Tarihi Taş Konak Oteli’nde düzenlenen toplantıda bir araya geldi. 

 

ÜLKÜ DEVLERİ HEP 18 YAŞINDA

 

Darbelere ve işkencelere rağmen ülkücü hareketin her zaman 18 yaşında olduğunun altını çizen heyet, “1980’de bizleri zindanlarda hapsedip işkence yapan kahpelerin, emperyalizmin uşakları olduğunu biliyorduk. Gelinen noktada bugün ülkemizin karşı karşıya kaldığı her türlü zorlukta, ülkücü hareketin her zaman 18 yaşında ve tetikte olduğunu bilmelerini isteriz” dedi. 

 

 

 

 

“BUGÜN DÜNDEN DAHA UYANIK, DAHA DİNAMİK, DAHA ENERJİĞİZ”

 

Heyet, “Dün bizi bize kırdırıp, bizim askerimizle bize işkence eden emperyalizmin ağa babalarının Amerika, Rusya ve onun maşaları emperyalist güçler olduğunu bilen bizler, bugün daha uyanık, daha dinamik, daha enerjik ve daha sinerjik olarak Türk milletinin bekası, Turan hayalimizin gerçekleşmesi için, Türkiye’nin doğusundan batısına Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar nerede bir Türk varsa onların derdiyle dertlenmeyi kendimize dert edinmiş ülkücüler olarak ülkemizin, ülkümüzün ve insanımızın birlik ve dirliği için her zamanda ve her zeminde bulunacağımızı bugün burada oluşumuzla bir kez daha göstermiş oluyoruz. Önümüzdeki yerel seçimlerde buradaki kardeşlerimizin başarısıyla gurur duyup onurlanacağız. 

 

Onlar kazandıktan sonra değil bugün burada olmak, onlarla manevi bağımızı güçlendirmek için bugün buradayız, yarın başka bir yerde. Ülkücüler ülkeleri ve ülküleri için her zamanda ve her zeminde bir araya gelmeyi başarabilmiş, tarihi şan ve şerefle dolu, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Başbuğ Alparslan Türkeş’in yolunda, Türk milletinin emrinde neferlerdir” dedi. 

 

 

 

 

“DÜNYA, TÜRK’ÜN ADALETİNE HASRETTİR”

 

Toplantının yönlendiriciliğini yapan Avukat Orhan Çakıroğlu, “Buradaki topluluğun farklı biz özelliği var. Bu topluluk alimler topluluğu değil, ama irfaniyet sahibi arifler topluluğudur. Bu fikir hareketinin, bu düşünce hareketinin temelinde bugünkü yaşamış olduğumuz Misak-ı Milli sınırları içerisindeki Türkiye’nin, Türk insanının birliğini sağlamak ve Turan birliğine doğru hedeflenmiş bir oluşumu bu hedefe taşımakla görevli insanların oluşturduğu bir yapı. Biz birliği tesis edersek, birliği kurabilirsek artık ulaşamayacağımız hiçbir toprak parçası yoktur. 

 

Bütün insanlık Türk’ün adaletine hasrettir. Emperyalizmin, sömürgeciliğin insanlığı bu kadar sömürdüğü bu yapılanma içerisinde dünya Türk’ün adaletine hasrettir. Gün birlikte olma günüdür, bir olma günüdür, Türk milletinin hayatında ülkücü dünya görüşünü hakim ve hükümran kılma günüdür. Bunun için yapılacak tek şey önce kendi aramızda sevgiye dayalı bir gönül birliğini tesis etmek, bu gönül birliğini Anadolu’nun en ücra köşesindeki insanların gönüllerine doğru yöneltmek ve sonrasında bu emperyalist, bu sömürgeci, bu Siyonist zihniyetleri alaşağı ederek Türk’ün adaletini hakim ve hükümran kılmak” diye konuştu. 

 

“ÜLKÜCÜLER BİR YERE GİTMEZ, ONLAR FABRİKA AYARLARINA DÖNECEKLER”

 

Çakıroğlu, “Kendi içimizdeki kavgayı da başlatmak zorundayız. Düşüncede birlik, fikirde birlik tesis edeceğiz, gönüllerimizdeki sevgi tohumlarını birbirimize sunacağız. Ben kendimle olan savaşı kazanamazsam, ben kendimi yenemezsem dünyaya hükümdar olamam. 

 

Ülkücüler önce kendileriyle olan bu savaşı başlatmak zorundalar. Hata gidende değil. Biz o arkadaşımızı gönülden kucaklayamadığımız için gitmiştir. Hatayı kendimizde arayacağız, kusurları kendimizde arayacağız. Eğer giden varsa, bu eksikliği hissedenler varsa benim eksikliğimdir bu, böyle bakmak zorundayım. Ülkücüler bir yere gitmez, onlar fabrika ayarlarına dönecekler. 

 

Biz bu kapıda beklediğimiz sürece Türk soyundan gelen herkes, bu kapıya gelecektir. Ayıp ve kusurları örteceğiz, asla onları dile getirmeyeceğiz. Zaten dinimiz de bunu emrediyor. Başkalarının kusurlarını ortaya çıkartarak bir yere varmamız mümkün değil. Onları örteceğiz, tekrar onların gönüllerine hitap edeceğiz. Sevgide birliği tesis edeceğiz. Sevgide birliği tesis ettiğimiz gün onları bu yalnızlıktan da kurtaracağız. 

 

Arkadaşlarımızı yalnızlığa iten biziz. Biz yeteri kadar sevgimizi göstermediğimiz için esas sorumlu biziz. Sevgide birliği tesis etmek için önce kendimizle olan bu kavgayı bitireceğiz, kendimizi yeneceğiz. Eğer kendimizi yenemezsek, kendimizi davanın önünde görmeye başlarız. Bir kişi kendini inandığı davanın önünde görüyor, davayı arka plana itiyorsa ülkücülüğünü kaybetmeye başladığı zaman o zamandır” dedi. 

 

 

 

 

“BİRLİĞİN, DİRLİĞİN, GÜZELLİĞİN OLDUĞU YERDE ÜLKÜCÜLER HER ZAMAN VARDIR”

 

Gazetemiz yazarı Fahrettin Masum Budak da “Bu hareketin daha ileriye gidebilmesi için buradaki bazı arkadaşların öncülük yapması, hepimizi duygulandırıyor. İnşallah yarınlarımıza çok güzel örnekler vererek gideceğiz. Birliğin, dirliğin, güzelliğin olduğu yerde ülkücüler her zaman vardır” diye konuştu.

 

“BİZİ BİRLİK VE BERABERLİKTEN UZAKLAŞTIRAN BAZI SEBEPLERİ TESPİT ETMELİYİZ”

 

Toplantıda konuşan Yazar Selim Çoraklı ise birlik ve beraberlik vurgusu yaparak, “Birliğimizi, beraberliğimizi gösterecek en önemli unsur fikirde bir olmamızdır. Celaleddin Rumi’nin meşhur bir sözü vardır: ‘Müslüman pergel gibi olmalı, bir ayağı yerde sabit, diğer ayağı ile gezecek.’ 

 

Eğer insanın iki ayağı havada olursa esen rüzgara göre, rüzgar nereye eserse oraya konar. Ama bir ayağı yerde olunca konacağı yer belli olur. Biz imanda birleşmişiz. ‘Bir ve beraber olun, yoksa gücünüz dağılır’ diyen rabbimiz bize yol gösteriyor. Peygamberimizin bununla ilgili çok güzel hadisleri vardır. 

 

Bize birlik ve beraberliğin yollarını göstermiştir, yaşayarak göstermiştir. Bizim önümüzdeki insanlar da bunları formüle etmiş ve bize aktarmış. Bazen bir ve beraber olamıyoruz. Çünkü bizi birlik ve beraberlikten uzaklaştıran bazı sebepler var. Bu sebepleri tespit etmek için ar-ge’ler kurmalıyız. 40 sene önce canıyla, kanıyla her şeyini feda eden bu insanlar neden bugün ayrı ayrı yerlerde birbirlerinin ayaklarına taş koyuyorlar? 

 

Bunun sebeplerini tespit etmek, teşhis etmek, tedavi yolunu iyi tespit etmek ve sonra da hangi ilaçları kullanacaksak o ilaçları kullanmak zorundayız. Bunu da ben bu ekibin yapacağına inanıyorum. Aramızda mutlaka bir ar-ge kurmalıyız” dedi. 

 

“ÜLKÜCÜLER, TÜRK MİLLETİNİN ÇEKİRDEĞİDİR”

 

Avukat Mustafa Yüce de toplantıda yaptığı konuşmada, “Ben ülkücüleri Türk milletinin çekirdeği olarak görüyorum. Çekirdek muhafaza edildiği müddetçe ağacın gelişmesi mümkündür. Biz çekirdeği nasıl muhafaza edeceğiz, birinci olarak vazifemizin bu olduğu kanaatindeyiz. Ülkücüler nasıl korunmalı? Türk milletinin çekirdeği muhafaza edilirse, geliştirilmesi mümkün. Ülkücüler arasında çok samimi, içten bir birliğin sağlanması gerekiyor öncelikle. Ülkücülerin kendi arasında birlik şuurunu çok iyi yakalaması lazım” ifadelerini kullandı. 

 

“ÜLKÜCÜLERE BAKAN TÜRK MİLLETİ, KENDİNİ GÖRMELİ”

 

Başbuğ Alparslan Türkeş’in “Size bakan Türk milleti kendini görecek” sözünü de anımsatan Yüce, “Yani ülkücülere bakan Türk milleti kendini görmeli. Ülkücülerin zevkini, ülkücülerin bilgisini, ülkücülerin sevgisini geliştirmek gerekiyor. Ülkücüleri geliştirirseniz hedef belli zaten Turan ülküsü. Bu hedefe giderken, arkadaşlarımızın donanımlarını yükseltmemiz gerekiyor. Dünya zevkiyle insanlarımızın basit, ucuz menfaatlerle davasından şaşmamasını öğretmemiz gerekiyor.

 

Büyükleri olmayanın geleceği olamaz. Öncelikle ülkücülerin büyüklerini bilmesi gerekiyor. Biz kendi değerlerimizi öğreneceğiz. Bilgiyle, sevgiyle donanan ülkücülerin birliğinin akıl, şuur çerçevesinde olması gerekiyor. Birbirimizin kıymetini bilmemiz lazım. Birbirimizin kıymetini bilmezsek başkasının bize değer vermesi mümkün değil. Önce biz birbirimizi candan, yürekten, ülkücü gibi sevmeliyiz” dedi. 

 

“MİLLİYETÇİ ÜLKÜCÜ HAREKET DEVAM EDİYOR”

 

Toplantıda akademisyen Emrullah Töre de konuşma yaptı. Töre, “Çalıştay şeklinde bu etkinlikleri yapmanın çok daha faydalı olacağını düşünüyorum. 2005 yılında ekonomide birliği sağlamak için bir rapor sunmuştum. Her sektörden ülküdaşımız var ama birbirine destek olma kısmında eksiğimiz var. Birbirini bilmiyor” dedi.  Mahmut Yıldırım da “Büyük bir ihtiras, ruhu kapladığında geriye bir şey kalmaz. Tek bir ihtiras sahibiyiz, o da Türk’ün en büyük siyaseti olan Türk birliği ülküsünü gerçekleştirmek. Bu siyasetler üstü siyasettir ve bütün güncel siyasetler de bu siyasete hizmet için vardır. 

 

Ülkücü hareket de bu yüksek siyaseti ortaya koyan, Türk milletinin gelecek 50, 100, 1000 yıllık vizyonunu çizen, Türk milletine yol ve yön çizen, kurumsal varlığı ve yüksek önderliğiyle yalnız kendi partisinin bünyesinde değil, bütün Türk milletine önderlik yapma pozisyonuna soyunmuş bir yüksek önderlikle Milliyetçi Hareket vardır ve ideolojik bir hareket olduğu için de bir ömür boyu devam eder. Ve sonsuza uzanır. Ülkücü bilgi ve tefekkür sahibi insandır. Tefekkür bilgi, fikir ve inanç yoğunluğu yaşayan insandır. Ülkücü tutkulu insandır. İhtiras sahibi insandır. 

 

Geleceğe odaklanan insandır ve onu başarıncaya kadar kendi ailesini, yakınlarını dahi ihmal eden ve hedefe odaklanan insan demektir. Türk siyasetinde birçok fikir hareketi hep var olmuştur, olmaya devam edecektir. Ama bir zamanlar dünyanın en büyük hareketi olarak gösterilen Marksist hareketler bile tarihe karışmış. 

 

Ama milliyetçi ülkücü hareket devam ediyor. İçerisinde Türk milliyetçiliği, Türklük ruhu, Türk birliği ülküsü, milli tarih şuuru, Türk kültür ve medeniyetinin olmadığı hiçbir düşünce, hiçbir fikir hareketi ve hiçbir ideolojik hareket Türk milletinin bünyesinde yer bulamadığı gibi başarıya ulaşma şansı da yoktur. Bizim başarımız ebedidir, vardır, canlıdır, ayakları yere basan, geleceğin vizyonun teşkil eden Türk milliyetçiliği hareketi Türk milletinin gelecek vizyonunu ortaya koyan bir harekettir” ifadelerini kullandı. 

 

 

 

 

“NÖBET YERİNİ TERK ETMEME KONUSUNDA KARARLIYIZ”

 

Ülkücü hareketin Evliya Çelebisi olarak nitelendirilen Erdem Karakoç da “Bizde büyük kesim yatağına küskün ırmaklar misali, sularımız başka yerlere akıyor. O çelik çekirdeği korumak için gerçekten de gayretlere ihtiyaç var. Yaptığımız hiçbir şey anlamsız değil. Biz gayretimizi gösterelim. Günlük siyaset de önemli. Günlük siyaseti de göz ardı ederek bir yol kat etmemiz mümkün değil. Bir teşkilatımız var. 

 

Siyasetimizi teşkilatımızla yapmamız lazım. Siyasette birliğimizin her şartta sürdürülebilir olması lazım. Biz nöbet yerini terk etmeme konusunda kararlıyız. 1 milyon insanı karakol yüzü görmüş, 100 bin insanı küçük cezalar almış, 10 bin insanı da ağır ceza almış bir hareketin mensuplarıyız. 2000’den fazla da şehidi olan bir hareketiz. 

 

Hepimiz bir nöbet tuttuk. O nöbetin bir günü bile mukaddestir. Herkes nöbetten geliyor. Nöbeti sürdürebilmek, son nefese kadar ısrarlı olabilmek güzel bir şey. Her konuda birbirimizin yanında olmamızda fayda var. Hareket halinde olmak, hareket halinde yürümek lazım” diye konuştu.  

 

Haber / Şaban KARDEŞ

[ad_2]

Source link

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *