[ad_1]

Genel kurul toplantısında ‘Kent ve Göçmenler’ konusunda kent konseylerinin üstlenecekleri roller, bir çalıştay kapsamında ele alındı. 

 

 

 

 

“SORUNLAR TESPİT EDİLİP, ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ARANMALI”

 

Genel kurulda şu sonuçlara varıldı: “Son 10 yıldır artarak devam eden göç ve sığınmacılar meselesi kentlerin önemli sorunlarından biridir. Bu konuda merkezi hükümetin benimsemiş olduğu açık kapı politikası başta olmak üzere çok sayıda yanlış uygulamanın sonucu olarak kent ölçeğinde çeşitli sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlar olduğu dile getirilmiştir. Konu tüm yönleriyle, katılımcılık esasıyla ele alınarak merkezi ve yerel yönetimler öncülüğünde, Kent Konseyleri ve sivil toplum kuruluşları gibi yerele hâkim aktörlerle kurulacak iş birlikleriyle sorunlar tespit edilip, çözüm önerileri aranmalıdır. Bugün göçmen ve sığınmacıların mevcudiyeti kentsel hayatın reddedilemez bir gerçeği olsa da barınmadan istihdama, eğitimden sağlığa vatandaşlar ve yabancı nüfus arasında pek çok başlıkta gerilim hatları ortaya çıkmaktadır” 

 

 

 

 

“MESLEKİ EĞİTİM KURULUŞLARI DESTEKLENMELİ”

 

Emek piyasalarında tekstilden inşaata, ev içi bakım hizmetlerinden tarıma kadar göçmen işçilerin güvencesiz, düzensiz ve sömürüye açık bir şekilde çalıştırıldığı, iş yerinde hak ihlalleri durumunda sınır dışı korkusuyla şikâyet mekanizmalarını kullanamadıkları belirtilerek, “Merkezi idarenin eşit ve adil bir çalışma ortamı sağlanması için uygun politikaları geliştirmesi, emek örgütleri ve sendikaların bu alanda çalışmalarını arttırması gerekmektedir. Aynı zamanda pek çok sektörde bir ara eleman açığı olduğu da ortadadır. Ara eleman ihtiyacını karşılayacak mesleki eğitim kuruluşlarının desteklenmesi; İstihdam dışı gençlerin bu ara eleman gerektiren sektörlere yönlendirilmesi ve bu mesleklerin saygınlığının arttırılması için politikalar oluşturulmalıdır” denildi. 

 

“KONUT VE BARINMA KONUSUNDA AYRIMCILIĞA UĞRUYORLAR”

 

Kentlerin köhnemiş merkezi alanlarında, çeperlerde ve ucuz konut bulunabilen bölgelerde göçmen öbeklenmeleri olduğu kaydedilerek, “Kentlerde yoksul ve kırılgan yabancılar kadar gayrimenkul alarak vatandaşlık kazanan bir kesimin varlığı da şikâyet konusu olmuştur. Yabancı nüfusun yoğun olduğu yerlerde, artan talebin emlak piyasası üzerinde baskı yaratıp fiyatları yükselttiği ifade edilmiştir. Göçmenler ve ötekileştirilmiş grupların konut ve barınma konusunda ayrımcılığa uğradığı, belli alanlara sıkıştığı ve piyasanın üstünde fiyatlara kira ödemek zorunda kaldıkları tespit edilmiştir. Bu mekânsal toplaşmaların uzun vadede daha büyük bir toplumsal soruna dönüşmemesi için merkezi idarenin ve yerel yönetimlerin tedbirler alması, ayrıca sivil aktörlerin çalışmalar yapması gerekmektedir” ifadelerine yer verildi. 

 

“AÇIK KAPI POLİTİKALARINDAN VAZGEÇİLMELİ”

 

Göçmen ve sığınmacıların sosyal uyumuna yönelik çalışmalar konusunda merkezi idarenin yerel yönetimlerle yetki paylaşımı yapması gerektiği ancak bunu yaparken yerele sadece yetki değil özel bir bütçe de ayrılması, belediye kanununda da gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiği kaydedilerek, “Kapsayıcılık temelli hizmetlerin ayrım yapılmaksızın verilmesinden sorumlu olan yerel yönetimlerde göçmenlere yönelik hizmetlerin sınırlı olduğu vurgulanmıştır. Bu durum, kaynak sorunu yanında, diğer göçmenler için bir cazibe unsuruna dönüşme olasılığı, siyasilerin oy kaygısı gibi nedenlerle açıklanmıştır. Göçmenlerin, kamuoyundaki algıdan farklı olarak sanılandan daha az suçun faili oldukları, ancak çoğu zaman bu suçların mağduru oldukları ileri sürülmektedir. Aynı şekilde suç tipleri açısından değerlendirildiğinde yabancıların faili olduğu uyuşturucu suçları tüm suç tipleri içerisinde ilk sıralarda olmadığı Kent Konseyleri Çalışma Grupları tarafından belirtilmiştir. Göçmenlerin yaşadıkları kentlerde maruz kaldıkları sosyal izolasyon ve toplumsal dışlanma uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığı riskini arttırmaktadır. Bu sorunlara karşı toplumsal entegrasyon ve destek programları, eğitim ve bilinçlendirme kampanyaları, hukuki danışmanlık hizmetleri, iş birliği ve ortak projeler geliştirilmesi önerilmiştir. Türkiye Kent Konseyleri Platformu olarak herkesin kendi ülkesinde barış ve refah içerisinde yaşamasını savunuyoruz. Burada bulunan göçmenlerin temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınarak yaşamasını ve gerekli politikalarının yapılmasını talep ediyoruz. Yeni düzensiz göç dalgalarının oluşmaması için merkezi hükümet gerekli önlemleri almalı, açık kapı politikalarından vazgeçmelidir” denildi. 

 

Haber / Mehmet Burak TEKEŞ 

[ad_2]

Source link

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *