[ad_1]

 

Panelin moderatörlüğünü Trakya Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Aydoğdu yaptı.

Panelde konuşmacı olarak Prof. Dr. Yılmaz Çan, Doç. Dr. Alper Çiçek, Dr. Öğr. Üyesi Esra Tunçer, Öğr. Gör. Emrah Akpınar ve Arş. Gör. Oğuz Kırat yer aldı. Prof. Dr. Metin Aydoğdu konuşmasında, “Problem çözmek anlamına gelen mühendisliğin genel olarak insanlık tarihi ile başladığını söylemek mümkün. 

İlk mühendislik dalının inşaat mühendisliği olduğu kabul görüyor. Zaman içinde artan insan ihtiyaçlarına paralel olarak kimya, elektrik, makine ve bilgisayar gibi pek çok yeni mühendislik dalı ortaya çıktı” dedi. 

“ÖNCÜ OLMAK BİZİM ELİMİZDE”

Cumhuriyet döneminde yapılanma aşamasını yaşayan mühendisliğin günümüzde adeta bir çağ olarak adlandırılabileceğini dile getiren Aydoğdu, “Yapay zekâ, bulut bilişim, sanal gerçeklik ve mobil uygulamalar gibi pek çok yeni kavram mühendislik alanına girdi. 

Buna bağlı olarak gelecek yüzyılda dijitalleşme ve yazılımın biyoteknoloji ile birleştiği mühendislik uygulamalarının öncü olmasını bekliyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında iyi yetişmiş, çalışkan mühendislik hocalarıyla, meraklı ve sürekli araştıran mühendislik öğrencileriyle mühendislik uygulamalarında öncü olmak bizim elimizdedir” diye konuştu. 

“MÜHENDİSLİĞİN DAHA DA GELİŞECEĞİNE İNANIYORUZ”

Makine mühendisliği ile ilgili konuşan Prof. Dr. Yılmaz Çan, ülkemizde ilk kurulan mühendislik okullarından bahsederek, cumhuriyet döneminde kurulan ilk üniversitelere değindi ve üniversitelerin gelişimleri hakkında bilgiler verdi. 

Makine mühendislerinin çalışma alanları üzerine açıklamalar yapan Çan, cumhuriyetin ikinci yüzyılında ülkemizdeki mühendisliğin daha da gelişeceğine inandığını ifade etti.

“MÜHENDİSLİK EVRENSEL BİR MESLEK”

Mühendisliğin evrensel bir meslek olduğunu belirten Doç. Dr. Alper Çiçek de Türk mühendislerinin sadece bilim ve bilgiye dayalı değil aynı zamanda akıl, irade ve etik anlayışa da sahip olmaları gerektiğini ifade etti. Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk mühendisleri hakkındaki düşüncelerini de paylaşan Çiçek, “Elektrik-elektronik mühendisliği elektrik, elektronik, telekomünikasyon, kontrol ve elektromanyetizma alanlarında çalışır. 

Elektrik-elektronik mühendisliği mezunları çok geniş bir yelpazede çalışma imkanlarına sahip. Mühendisler elektrik üretim, dağıtım ve iletim sistemleri, elektrik makinaları, otomasyon, yenilenebilir enerji tesisleri, aydınlatma, enerji yönetimi, proje taahhüt, elektrikli/elektronik cihaz üretim tesisleri, haberleşme, endüstriyel elektronik ve taşıt teknolojileri olmak üzere birçok alanda çalışabilir. 

Elektrik mühendisliği dünyada 19. yüzyılın sonlarında bir meslek haline geldi ve ilk elektrik mühendisliği fakültesi 1882 yılında Darmstadt Teknoloji Üniversitesi’nde kuruldu. Ülkemizde eğitim faaliyetleri ilk olarak 1926 yılında İstanbul Dar-ül Fünunu Fen Fakültesi’ne bağlı olarak kurulan Makina-Elektrik Enstitüsü’nde başladı, üniversitemizde ise elektrik-elektronik mühendisliği 2012-2013 eğitim öğretim yılında faaliyete geçti” dedi. 

“ÜLKELERİNİN GIDA SEKTÖRÜNÜ DAHA İLERİYE TAŞIYACAKLAR”

 

Dr. Öğr. Üyesi Esra Tunçer, Türkiye’de Cumhuriyetin ilk 100 yılında gıda mühendisliğinin, ülkenin tarım ve gıda sektöründeki büyük dönüşümünün önemli bir parçasını oluşturduğunu belirtti. Bu mesleğin, Cumhuriyetin ilanından önce, tarım ve gıda sektörünün ekonomide temel bir role sahip olduğu bir dönemde ortaya çıktığını kaydeden Tunçer, “Ancak sadece tarım ürünlerinin ihraç edilmesi, Cumhuriyet hedeflerini gerçekleştirmek için yetersizdi. 

Gıda üretimi ve güvenliği, halkın yaşam kalitesini artırmak ve Türkiye’yi uluslararası arenada rekabetçi hale getirmek için stratejik bir öncelik haline geldi. Gıda mühendisleri, bu dönüşümün başında, tarım ürünlerinin işlenmesi, depolanması ve dağıtılması süreçlerinde önemli yenilikler ve gelişmeler sağladılar. Bu sayede tarımın modernize edilmesi, verimliliğin artırılması ve gıda ürünlerinin güvenli bir şekilde üretilmesi mümkün hale geldi. 

Özellikle 1970’lerin ortalarından itibaren Gıda Mühendisliği bölümleri kuruldu ve bu mühendisler, gıda üretim süreçlerini güvenli hale getirerek dünya pazarlarında rekabet edebilir ürünlerin üretilmesine katkı sağladılar. Günümüzde, Türkiye’deki gıda mühendisleri, dünya genelinde meslektaşlarıyla yarışabilir yetkinlikte ve gıda teknolojileri konusunda sürekli olarak gelişen bilgiye sahipler. 

Bu, ülkenin gıda güvenliğini artırma ve değişen dünya ihtiyaçlarına uyum sağlama konularında önemli bir avantajdır. Gıda mühendisleri, gelecekte de ülkelerinin gıda sektörünü daha ileriye taşıyacak ve bunu yaparken Atatürk’ün mirasını yaşatmaya devam edeceklerdir” diye konuştu. 

ÜLKEMİZ 1960 YILINDA BİLGİSAYAR, 1993 YILINDA İNTERNET İLE TANIŞTI

Öğr. Gör. Dr. Ayten Sarı da konuşmasında, “Genetik ve Biyomühendislik, moleküler biyoloji, genetik, tıp ve mühendislik bilimlerinin kesişim noktasında matematik ve mühendislik bakış açısıyla genetik kodu anlamaya ve bu kodu manipüle ederek yaşamın mühendisliğini gerçekleştirmeyi hedef alır. Genetik ve biyomühendislik birçok alana hizmet etmektedir. 

Bunların içerisinde ilk akla gelen tıp ve eczacılık sektörüdür. Günümüzde her türlü ilacın, aşının ve tanı testlerinin dizaynı ve kök hücre uygulamalarının temelinde genetik mühendisliğinin etkisi görülmektedir” ifadelerini kullandı. Demokratik bir toplumda kamu hizmetlerini iyileştirmek, alt yapıyı inşa etmek, ulaşımı ve iletişimi kolaylaştırmak, toplumun refahını arttırmak ve kamu hizmetlerini ve kaynaklarını adil ve erişilebilir kılmak için mühendislik çalışmalarının hayati öneme sahip olduğunu dile getiren Arş. Gör. Oğuz Kırat ise “Temellerini akademik çalışmaların inşa ettiği programlanabilir, sayısal bilgisayarın ilk örneklerini 1940’larda görmeye başlasak da programlanabilir, genel amaçlı ilk sayısal bilgisayar olarak 1945’te geliştirilen ENIAC’ı örnek gösterebiliriz. 

İnternetin doğum yılı ise 1983 olarak kabul edilmektedir. Ülkemiz, 1960 yılında bilgisayar, 1993 yılında internet ile tanışmıştır. Bilgisayar mühendisliği, bir lisans programı olarak ülkemizde 1977 yılında Hacettepe Üniversitesi ve ODTÜ’de açılmıştır. Trakya Üniversitesi’nde ise bilgisayar mühendisliği ana bilim dalı 1991 yılında kurulmuştur. 

Evlerimize, ceplerimize girdi derken bileklerimize taktığımız bilgisayar, şüphesiz insanların yaşam biçimlerini değiştiren en önemli icatlardan birisidir, öyle ki günümüzde bilgisayara ihtiyaç duyulmayan sektör ya da çalışma alanı hemen hemen kalmamıştır” dedi. 

Haber / Baştuğ Alperen KARDEŞ

[ad_2]

Source link

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *