[ad_1]

Kapaklı Atatürk Kültür Merkezi Cep Sineması’nda Cumartesi günü saat 15.00’de düzenlenen söyleşide minik okurları ve aileleri ile bir araya gelen yazar Birken Ekim Özen, söyleşide masallar ve hikayeler üzerine sohbet gerçekleştirdi.

“HİKAYE OKUMAMIZIN ÇOK DERİN SEBEPLERİ VAR”

Söyleşide minik okurlarına, ‘Neden hikaye okuyoruz?’ sorusunu soran Özen, gelen cevapların ardından, “Hikaye okumamızın çok derin sebepleri var. Birincisi bizim DNA’mızda var. Ateş bulunana kadar insanlar korku içinde yaşıyordu çünkü vahşi hayvanlara karşı korumasızlardı. ‘Hikaye okumakla ne alakası var?’ diyeceksiniz. Çok alakası var. 

Vahşi hayvanlara karşı savunmasızlardı, belli bir saatten sonra mağaralara girip ses çıkarmadan durmak zorundaydılar çünkü vahşi hayvanlar onları yiyebilirdi. Kendilerini savunmak için ateş de yoktu. Sessiz durmaları gerekiyordu. Gündüz ışığı olmadığı sürece hiçbir şeyde yapamıyorlardı, karanlıktı çünkü ama ateş bulunduktan sonra ateşin çevresine oturup sohbet etmeye başladılar. Gün içerisinde öğrendiklerini birbirlerine anlatmaya başlamışlar ve bu merak duygusunu da artırmış. Bizim zaten başkalarının hayatlarına inanılmaz ilgimiz var, biz onların torunlarıyız. Bu yüzden okuyoruz” ifadelerini kullandı.

“BEYNİMİZ KARAR VERİYOR”

 

Kitapların insanları terbiye ettiğini ve çok şey öğrettiğini kaydeden Özen, “Fakat neden her okuduğumuzu öğrenmiyoruz? Ben size bir sayfa matematik formülü versem öğrenmeniz çok zor olur. Neden okuduğumuz hikayeler aklımızda kalıyor da kimya formülleri kalmıyor? Buna biz karar vermiyoruz. 

Beynimiz karar veriyor. Beynimiz her şeyi kaydetmez, içerisine duygu karışan şeyleri kaydeder, duygu yoksa kaydetmez. Bizi üzen, sevindiren, kızdıran şeyleri kaydeder” dedi.

“KÜLKEDİSİNİN ÇIKIŞ NOKTASI”

 

5 bin yıldır beynimizin içine yerleşen bir hikaye olduğunu ve bizi halen etkilemeye devam ettiğini kaydeden Özen, “Dünyanın çarklarını döndürüyor, öyle bir hikaye. Külkedisi. Külkedisi, 5 bin yıl önce ilk kez Antik Mısır’da hiyeroglif yazı ile yazılmış. Tabiki camdan bir pabucu yok çünkü o zaman cam yok. 

Mısırlı bir prens bahçesinde yürürken gökyüzünden, vahşi bir kuşun pençelerinden kafasına işlemeli bir terlik düşüyor, çok güzel bir terlik. Prens diyor ki, ‘bunun sahibi bundan da güzel olmalı’ Ve başlıyor o kızı aramaya. Külkedisinin çıkış noktası bu. Masal, bir genç kızın nasıl olması gerektiğine dair bir sürü şey anlatıyor. Kibar olmalı, güzel olmalı gibi. 

18. yüzyıla gelindiği zaman Anderson diye birisi masalları topluyor ve onları yazıyor. Bir anda bütün dünyada basılmaya başlanıyor. Masal bir anda değişimini durduruyor. Bugün bütün seyrettiğimiz bütün dizi ve filmler, sindirellanın bir versiyonu. Zengin bir erkek, fakir bir kız var. 

Bunu okuyunca çocuğunuz ne öğreniyor? Zengin biriyle evlenme dürtüsü yerleşiyor beyinlerine. Masal yapması gerekeni yapıyor. Bunu değiştirmek sizin elinizde, farkına varırsanız değişirsiniz” dedi. Özen, söyleşinin ardından kitaplarını imzaladı.

Haber / Buse AKIN

[ad_2]

Source link

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *